istanbul Tiyatrosu Gururla Sunar

İstanbul Tiyatrosu Ataşehir Sahnesi 29-06/2024 Cumartesi akşamı ilk oyununu sahneye koymuştur. Seyirciden büyük beğeni alan oyun, daha önce Nazım Hikmet Kültür Merkezinde sahnelenmiş olup İstanbul Tiyatrosunun açılışı için ikinci kez sahnelenmiştir.

Şu an tarih yazdığımı hissediyorum. İstanbul Tiyatrosu yıllarca varolur ise bu yazım da ilk oyunumuz gibi tarihe geçecek. Duygularımı biraz abartılı yaşadığımı söylersem abartmış olmam sanırım. Ancak böylesine anlamlı bir projenin, oluşumun içinde olmak ayaklarımı yerden kesiyor. Şu an tüm dünya bunun için dönüyor. 



Şöyle anlatayım sevgili okuyucu; İstanbul Tiyatrosunun kurucu ortaklarından ben Jale Güney Sun, öncelerden tiyatro oyunculuğunu meslek olarak seçememiş olsam da hayatımda her daim var oldu tiyatro. Sürekli kendimi bu alanda eğitimlere adayıp, kendimi geliştirmeye ve fırsatlar karşıma çıktıkça da zamanla oyunculuğa geçmeye çalıştım. O kadar içten, adanmış bir istekti ki bu süreç içerisinde karşıma inanılmaz mucizeler, insanlar, olaylar girdi. Çok kıymetli insanlardan eğitimler aldım. Onlarla sahneye adım attım. Her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. 



Bir tiyatro salonu açmak, bir tiyatro kurmak cesaret isteyen bir işti evet. Ancak söylediğim gibi karşıma çıkan mucize fırsatlarla bu hayalime adım adım yaklaştım. Benim gibi tiyatroya gönül vermiş insanlarla bir araya gelip bu cesaretli adımı attık. 



Buraya kadar süreci anlatmaya çalıştım. Şimdi biraz da duygularımdan bahsetmek istiyorum. Ataşehir'de bir yer araştırırken üçüncü bulduğumuz yer tam da aradığımız gibiydi. İçerisinde hem tiyatro salonu yapabileceğimiz bir alanı hem de farklı amaçlar ve atölyeler için kullanmak üzere ihtiyacımızı karşılayacak odalara sahipti. Bomboş kocaman bir daire düşünün. Hayallerimizde sahnenin dolduğunun, odaların atölyelerle değerlendirildiğinin resmini çizdik. Görür görmez karar verdik ve mekanı bulduk dedik. Ve iki ay gibi kısa bir sürede yoktan bambaşka bir yer yarattık. O kadar özendik ki, istedik ki yapım aşamasında her şey olması gerektiği gibi olsun. Bunun için tiyatro ustalarından, yönetmeninden, teknikerinden, ışıkçısından yani konusunun uzmanlarından destek aldık. Her işi bilen yapsın efendim değil mi ama. Sağolsunlar herkes elinden geleni yaptı. Tabii ki türlü aksaklıklar, kazalar, aksilikler de geldi başımıza. Oyunumuzu sahnelememize bir hafta kala daireyi su bastı. Bir anda uğranan hayal kırıklığını şükür ki pratik çözümlerle hallederek iki üç gün içinde kullanılır hale getirdik. 

Çok sabır gerektiren de bir süreç aynı zamanda. Her şeyin bir an önce olup bitmesini istiyorsunuz. Yaşanan talihsizlikler bir an moralinizi bozuyor ama bir kere inanıp çıkınca yola her zorlukla mücadele ediliyorsunuz.



Oyun günü gelip çattığında diğer oyunlarımda sahneye çıktığımda duyduğum heyecandan çok farklı bir his vardı. Günün erken saatlerinden itibaren hazırlıklara başladık. Zaten yerimde duramıyordum ki. Tansiyonum bile fırladı o hesap. (12'ye 8 bana göre fırlamış tansiyon. Normalde 10'a 6, 9'a 5 gezince  :)))) )

Şu an yazarken bile o günkü coşkuyu hissediyor, yerimde duramayıp ayağa kalkıyorum. Coşku çok enteresan  bir duygu. İçi içine sığmamak denilen şey. Her tarafta bir hazırlık, sahne dekoru ayarlamaları, bir yandan rollerin tekrar edilmesi, arada bir hep beraber coşup dans etmemiz, yüzümde sürekli bir tebessüm. 

Nihayetinde seyirciler gelmeye başladı. Kulislerde yerimizi aldık. İstanbul Tiyatrosu ilk kez perdelerini açacak. Benim de kalbim yerinden çıkacak. Hissim şu; sanki o an orada olan herkes benim hayalime eşlik etmek için benin için orada toplanmış. Yani nasıl anlatsam hani var ya; "küçüğüm daha çok küçüğüm bu yüzden özel, önemli zannetmem". 

Sahneye adım attıktan sonra normalde geçen heyecanım asla bitmedi. Oyunun sonuna kadar devam etti bu kez. Kendi sahnemizde oynamanın heyecanıydı muhtemelen. Her şey rüya gibi geliyordu hala. Oyun bittiğinde final sahnemiz ile birlikte seyirciyi selamlama ve alkışlar kısmının ardından o an geldi. 

Sahnemizde ilk oyunumuzun oynanması sebebiyle bir konuşma yapmamız icap ediyordu elbet. Önceden bir yazı hazırlamadım. Çünkü tamamen o an gelen hislerimi en doğal haliyle aktarmak istedim. İçimden ne aktıysa konuştum. 



Bundan böyle İstanbul Tiyatrosu, sanatseverlere ilham veren, eğlendiren ve düşündüren, sanat için emek veren herkese hizmet eden, bünyesinde yer alacak olan  farklı ve gelişen toplum ihtiyaçlarına yönelik etkinliklerle ve atölyelerle hizmetler sunan bir kurum olacaktır.

Jale Güney Sun